14 Aralık 2012 Cuma

Kadın - Erkek İlişkileri Üzerine Aykırı Sorular ve Çok Dobra Cevaplar


Herşey bir gün iş yerinden arkadaşım Cihan'ın "Ben blogunda köşe yazarı olabilir miyim?" sorusu ile başladı. Düşündük, taşındık bir türlü kendisine uygun ve aynı zamanda kadınlara da bir şekilde dokunacak bir konu üzerinde uzlaşamadık...

Durum böyle olunca ben de "O zaman sana kadın-erkek ilişkileri üzerine en çarpıcı soruları sorayım, kabul mü?" dedim. Kendisi de sanırım demeç vermeye dünden razıymış :) ki hemen kabul etti... Daha sonra sorular geldikçe, bir başka beyefendinin daha konuya olan ilgisi arttı, ve o da röportaj vermek istediğini söyledi =) Son derece spontane bir şekilde, aklıma gelen en aykırı soruları tüm meraklı okuyucularım için sordum!

Ve sonunda işte bu keyifli ve samimi röportaj çıktı ortaya... İlgilenenlere duyurulur. Röportaj yaptığım beyler kozmopolit, hali vakti yerinde, işi gücü kariyerinde elinde... Cihan Koçaroğlu (27), Kağan Dinçsoy (29). 

Merve: Sizin aileniz açık görüşlü ve modern. Ama hayat bu ya, bir bakmışsınız ki karşı mahalleden “kapalı” ve son derece muhafazakâr bir kıza tutulmuşsunuz… Aileniz bu duruma şiddetle karşı çıkıyor. Arkadaşlarınız “hayat görüşünüz uyuşmuyor ki, nasıl olacak bu iş?” diye içten içe düşünüyorlar. Ne yaparsınız? Sizce gerçek aşk kültür ve hayat görüşü farklılıklarının önüne geçecek kadar kuvvetli bir olgu mudur?

Cihan: Soruyu örnekten bağımsız olarak cevaplamak istiyorum öncelikle. Evet gerçek aşk her türlü farklılığı ortadan kaldıracak kadar kuvvetli bir olgudur. Örnekten gidersek; ilişkilerde ailenizin arkanızda olması sizin mutlu olmanız için gereklidir. Benim için evlilik yeni bir aile kurmak değil aileyi genişletmek anlamına geliyor. Bizim ailemize gelin gelmez, anneme “kız evlat” kardeşlerime “kız kardeş” gelir.

Kağan: Gerçekten sert bir soruyla başladık, aslında 20’lerimin başlarında olsam bu soruya vereceğim cevap tamamen farklı olurdu. Gerçek aşkın sihirli olduğuna çoğu kültürel ve düşünce farklılığını ortadan kaldıracağına inanmakla birlikte; sosyal ortamın ve hayatın aslında hepimize olan baskısının, aşkı, aile hayatını, tercihlerinizi ne kadar etkilediği de bilinen bir nokta. Sonuç olarak böyle bir durumda galiba kendimde, tüm hayatımı etkilemesi, çok sayıda kişinin karşımda duracağı veya daha içe kapanık bir yaşam süreceğim korkularıyla çok ileri gidecek gücü bulamazdım.

Bir çok konuda karşımdakini değiştirme düşüncesini sevmememe rağmen bu konuda biraz bunu deneyip eğer olmuyorsa pes demek en doğrusu benim için. Aslında “kapalı” sözcüğü burada kilit nokta biraz da bunu değiştirmeye çalışarak ancak karşımdakinin muhafazakarlığını etkilemeyerek bir çözüm yolu arardım. Ama bu soruya 10 yıl önce çok farklı cevap verebilirdim.  


Merve:  Bir de soruya farklı bir boyuttan bakalım. Çok modern, güzel ve yeri geldiğinde açık giyinmeyi seven sevgilinizle, uzun süreli bir ilişkiniz var. Her şeyiniz muhteşem uyuşuyor. Arkadaşlarınız ve aileniz de “evlilik yakındır” diye düşünmeye başlıyorlar. Ama sonra birden bir de bakıyorsunuz ki hayat görüşü gittikçe sizinkine ters düşmeye başlıyor. Giyimi değişiyor, hareketleri değişiyor ve sizin hayat görüşünüzü de kendininkine uydurmaya çalışıyor. Belki kapanıyor, ve sizden de artık içkiyi bırakmanızı talep ediyor. Böyle bir durumda ne yaparsınız?

Cihan: İlişkilerde yapılan en büyük yanlıştan birisi bence. Karşınızdakini kendinize benzetmeye çalışmak.. Öncelikle karşınızdakinin doğal halinden, yaşam tarzından, oturmasından-kalkmasından, giyiminden veya konuşmasından rahatsız oluyorsanız birlikte olmazsınız. Diyelim ki örnekteki gibi tek taraflı olarak sonradan değişme kararını aldı sevgilim, ben onu hala seviyorsam veya o hala beni seviyorsa ilişki devam eder. Gerektiğinde tabiiki birbirimize doğru düşündüklerimizi anlatmak ve teşvik etmek gereklidir ancak bu zorlama ile veya baskı yaparak olmamalı.

Kağan: Sıkıntı çok büyüdü şimdi, biraz sert çıkardım başta “Hayda nerden çıkıyor bunlar derdim içimden ama”  aslında karşındakini değiştirmeye çalışmak yani ilişkideki özgürlük paradoksuna geliyor sonuç, burada değiştirilmeye çalışılan ben oluyorum ve galiba fazla törpüleneceğimi düşünmüyorum. Belki bazı psikolojik destek turları ve sebep araştırmaları sonucunda ışık görünmüyorsa yine maalesef bu iş te olumsuz yöne gidecek gibi görünüyor. Ama kendimi kötü hissettim sürekli kesip atmalı cevaplar veriyorum, ilerde bana göre sorular yok mu? 


Merve: Görücü usulü evliliğe nasıl bakıyorsunuz? Günümüzde ilişkilerin olabildiğince hızla tüketildiği bir dönemde, görücü usulü evlilikler, kutsal aile müessesesini kurtarabilir mi dersiniz?

Cihan: Kimin “gör”düğü önemli demek istiyorum J Şaka bir yana insanların uyuşması çok önemli, bu sebeple birbirlerini tanımalılar ama tanıma periyodu çok fazla uzamamalı. Evlenmek istediğin kızı anında anlarsın çünkü.

Kağan: Aslında artık daha yoğun, yorgun ve özellikle yalnız hayatlar yaşıyoruz eskiye göre, görücü usulü kim ne derse desin belki de çoğumuzun anne babalarını birleştiren daha uzun sürmesi psikolojik olarak garanti edilmiş evlilikleri sunan bir kavram. Benim görüşüme gelirsek aslında kendi şansımı oluşturmak daha heyecanlı bir olgu, ama hangi yalnız erkek bir kıza aa arkadaşın güzelmişJ veya hangi yalnız arkadaşı olan kız, bir erkeğe şu arkadaşım da çok güzel baksana resimlerine gibi diyaloglar kurmuyor. Sadece biraz farklı bir görücü usulü olmaya başladı hayat, filmlerdeki hikayelerle tanışmaları saymazsak. 


Merve: Kendinizden yaşça büyük biriyle birlikte olmaya, evlenmeye nasıl bakıyorsunuz? Daha önce hiç böyle bir ilişki yaşadınız mı? Eğer yaşadıysanız, ne gibi zorluklarla karşılaştınız?

Cihan:   J Bu tarz bir ilişkim oldu evet. Ama ciddi bir ilişki değildi, bu sebeple zorluk yaşamadım hatta bana hayat tecrübelerini aktardı, iyi oldu. Evleneceğim kızın benden yaşça küçük olmasını tercih ederim ama hayat bu herşey olabilir, Adriana Lima gelirse hayır demem kesinlikle J

Kağan: Kendimden yaşça birlikte olan birisi ile ilişkim oldu ama en fazla 3-4 yaş çok yanlış algılama sakın. Ancak bu yaş farklarında bile farklı bakış açıları olduğunu hissedebiliyorsunuz, psikolojik olarak iki tarafın da çok güçlü olması, bunu kabullenebilmesi ve tüm çevrelerine kabul ettirebilmesi gibi süreçlerden geçmek gerekiyor, bir kişi yeterli güçte değilse maalesef sonu hüsran oluyor bu ilişkilerin devamında. Evlenme konusuna ise kesinlikle sıcak bakmıyorum, hem fizyolojik hem de zihinsel olarak ilk 10 yılı çok iyi geçecek olsa bile ilerleyen dönemlerde çok sıkıntılı zamanlar yaşanması muhtemel. Bir büyüğümün formülü var en ideal evlenme yaşı erkeğin yaşının yarısı artı 8 + 9 yaştır diyeJ buna ben de inanıyorumJ

Merve: Bir Cumartesi akşamı koltukta yayılmış, sevgilinizle birlikte film izliyorsunuz. Ve bir anda gerçekten de hiç alakanızın olmadığı bir kızdan, size sevgilinizin kıskançlık krizine girmesine sebep verecek bir mesaj geliyor. Tartışma bir anda büyüyor, ve olay artık size gelen mesajdan çıkıp bambaşka yerlere gidiyor. Kaç yıl önceki defterler tekrardan açılmaya başlıyor… Bu anda kendi sinirine yenik düşen sevgiliniz, bir anda size hıncından tokat atıyor. Ne yaparsınız?

Cihan:  Hırçın kızlar hoşuma gidebilir ama şiddete karşıyım. Bu yüzden “Eline sağlık hayatım tekrar vur lütfen” demem tabiki J Bunu neden yaptığını sorgularım “güzel bir şekilde”. Bunu tekrar yapmaması için de ikazlarım olacaktır elbette..

Kağan: Yapısal olarak karşımdakine sesimi bile yükseltmediğimi düşünürsen bu tokat olayı benim için büyük bir aşamadır, tabi ki affedilebilir ama bir akrep olarak benim için bu kabul edilemez bir intikam ve kin duygusunu beraberinde getirecektir. İşleri çok zorlaştıracağı kesin ama sevgililer arasındaki bu olayda sevmek ve sevilmek bu küçük anın yaralarını sarabilir. 

Merve: Bir de bu soruyu, arkadaşlarınız arasında yediğiniz bir tokat olarak değiştirsek, sizin cevabınızda bir değişiklik olur muydu? Sizce toplum içinde yaşanan tatsızlıkların silinmesi daha mı güç oluyor? Yoksa sevgili arasında kalan tatsız ve çirkin olayları unutmak daha mı kolay dersiniz?

Cihan: Bu bizim ilişkimiz açısından hiç de iyi olmamış J Arkadaşlarımın arasında olması evet olayı çirkinleştiriyor ne yazık ki. Herkesin aşırılık yaptığı anları olabilir ama kendimizi kontrol etmemiz lazım. Bu şekilde davranırsa benim tepkimi de göze almış demektir..

Kağan: Arkadaşlarım arasında atılan tokat olayı farklı noktalara götürür, kendinde sosyal ortamda bunu yapabilme gücünü bulan birisi ile ilgili düşüncelerim çok olumsuz olacaktır. Toplulukta öfke kontrolü çok önemli bir insan özelliği bunun kaybedilmesi ve ilerde bu olayların yaşanması korkuları bu işi fazla uzatmamaya neden olacaktır benim için. Bu arada böyle bir olay olmadı amaa zaten benm yapacaklarım sonunda o da beni terkedip gidecektirJ karşımdakinin vay halineJ

Merve: Sevgilinizin maddi durumu sizinkiyle kıyaslanamayacak derece iyi diyelim. Ve sizler evlilik hazırlıklarına başladınız. Bir anda sevgiliniz “Annemler bize bir ev almayı teklif ettiler” dedi. Bu durumda nasıl bir yaklaşım sergilersiniz? Sizce evliliklerde ailenin reisi erkek mi olmalı? Kadınların maddi açıdan daha güçlü olduğu evliliklerde erkeklerin ezilme ihtimali var mıdır?

Cihan: Türk erkeğine sorarsan tabii ki ailenin reisi benim der, son sözü ben söylerim der, ama son söz “tamam hayatım” olur çoğu zaman J Ben ilişkilerde senin paran benim param olursa mutlu olunabileceğini düşünmüyorum bu her iki taraf için de geçerli.

Kağan: Kişisine göre çok değişken bir soru bunu kaldırabilecek kızlar var ama bunu kullanabilecek kız sayısı da az değil. Erkek olarak karşımdaki kişinin ailesinin kızlarını iyi yaşaması için çaba göstermesine itirazım olamaz, ama kötüye kullanılan bir küçük söz veya olay yine maalesef olayı bitirir benim açımdan. İki gönül bir olunca samanlık seyran olur tarzı ilişkiler ve evliliklerde el ele çabayla bazı hedeflere ulaşma, daha yaşama zevki verecektir vermez mi insana.

Merve: Sevgilinizle aynı sosyal ortamları paylaşıyor olmanıza rağmen, son haftalarda sık sık alkol veya madde tutkusu sebebiyle sizden kopmaya başladığını ve uyuşturucu/alkol tüketebildiği daha rahat ortamlarda tek başına takılmayı tercih ettiğini gözlemlediniz. Bu durumda yaklaşımınız nasıl olurdu?

Cihan: Sevdiğim kızdan bahsediyoruz değil mi? Aşıksam ve başka birisini görmüyorsa gözüm, onun yanında olmak için gereken herşeyi yaparım. Onu bu hayattan sıyırıp evinin kadını çocuklarının anası yaparım J

Kağan: Yaklaşımım biraz sert olurdu bu noktada, hatta evden çıkmasına bile izin vermeyebilirim, biraz özğürlük çelişkisi oluyor diğer cevaplarım ile ama, dalgalı bir şekilde yaşayan insanlar için standardı bozmak gerekiyor. Olayın kök sebebini konuştuktan sonra eğer ciddi bir sebebi yoksa, alkol konusu daha rahat aşılabilir ama uyuşturucu konusunda uyarma ve tedavi konusunda kısa bir zamanda aksiyon alınmazsa onu yeni hayatı ile başbaşa bırakmak kalıyor son çare. 

Merve:  Long-distance relationshiplere bakış açınız nedir? Sizce gerçekten de gözden uzak olan, gönülden de uzak oluyor mu? Eğer bu şekilde bir ilişki yaşadıysanız karşılaştığınız en büyük zorluklar nelerdi? Bunları aşmak için uzak mesafeli ilişkileri olan okuyucularımıza neler önerirsiniz?

Cihan: Arada mesafe olunca çok da ilişki olmuyor. Birlikte hareket edemiyorsunuz. Sinema, yemek, eğlence hayatında çoğunlukla yalnız takılıyorsunuz ve bir süre sonra aranızdaki duygular unutuluyor. Bu tarz ilişkilerim oldu, hatta ilişkilerim çoğu bu şekilde idi. Dönüp baktığımda neden acaba diye düşündüğümde oldu J Sanırım Turistik bir memlekette büyüyünce bu tarz sorunlar yaşıyorsunuz.

Kağan: Aynen gözden uzak, gönülden de uzak oluyor, 6 ay kritik bir nokta burda, bu zamandan sonra karşınızdaki insan farklılaşıyor, farklı şeyler yapıp, farklı şeylerden hoşlanıyor, ne kadar güçlü bir bağ olsa da sosyal ortamlar birbirinden bağımsızlaşıyor. Genç okuyuclarına önerim 25’lere kadar bu ilişkilerden sonuç almaları ve uzaklığı aşmaları, çevremde farklı ülkelerden, şehirlerden birliktelikler var ama başarı oranı belki onda birdir. Bu arada ben de başarısızlardanım. Bu konunun başarıya ulaşması güçlü karakterlere sahip iki kişinin hayattaki birçok şeyden vazgeçmesi ile mümkün sadece.

Merve: Çok iyi giden, %100 olmasa da %80 uyuştuğunuz bir sevgiliniz var. Yaklaşık 3 yıldır da birliktesiniz. “Sevgilimi ciğerim kadar iyi tanırım” diyorsunuz, ama sonra bir gün sizinle ciddi bir şey konuşmak istediğini söylüyor. Ve o da ne?! “Benim cinsel tercihim değişmeye başladı sevgilim, kendimde bi-seksüel bir eğilim olduğunu hissetmeye başladım. Ve bunu da bilmen gerektiğine inanıyorum” dedi. Böyle bir durumda tepkiniz ne olur?

Cihan: J Kötü bir şey mi onu düşünüyorum şunda J Yani bilemedim gerçekten; “nasıl devam edilir?”, “kimden hoşlanmış da böyle düşünmüş?” bunları konuşmak lazım bence.. 

Kağan: Güzel soruyu sonlara saklamışsın, önce kız arkadaşlarında da onun gibi bi-seksüel eğilim var mı sorusunu sorarımJ hangi erkeğin aklında yoktur ki zaten bu. Gerçeğe gelirsek kızdırıcı bir soru aslında farklı boyutları olabilir bu konununJ Ama sonuçta sevgilinin aşkla bir başkasını öpmesi söz konusu olduğunda öpülenin kız ve erkek olmasında ne fark var ki. 

1 yorum:

Neşeli Sesler dedi ki...

Uwww bu yazı pek bi ilginç olmuş. Bir tarafta ağır bir abi bir tarafta biraz daha sakin bir abi:)

Kadın erkek ilişkilerini hep anlamak anlatmak zor. İnsan aşık olunca yazılanlarını alıp uygulamasını tavsiye edelim bakalım oluyor mu:)) Ahh aşkkk insana neler yaptırır neler yedirir yutturur:)) Bu nedenle akışına bırakalım sakin olalım tadını çoıkaralım derim:))Aradığı aşkı 2013 de bulsun herkes inşallah...