26 Kasım 2012 Pazartesi

Tasarımcımız Doğa, Bu Ay Sizin İçin Seçti...

Blogumun bu ay ki konuğu zevkli bir tasarımcı =) Sevgili Doğa Karaçetin!

Endüstriyel tasarım yapan Doğa ile Cumartesi günü Kadınların Modası okuyucuları için Nişantaşı'nda moda avındaydık =) Ve işte bakın sizler için neler avladık...

İlk durağımız, daha önce de moda çekimlerimizi gerçekleştirdiğimiz Teşvikiye Camii karşısında yer alan, Be Street Lady'di. Burada Doğa'nın ilgisini kollarında papağan motifleri bulunan bu triko çekti. Uygun fiyata sezonun trendlerini bu ve bu sıradaki diğer ufak butiklerde rahatlıkla bulabilirsiniz.

Fiyatı 150 TL

Kolundaki papağan detayına yakın markaj... 

Nasıl Kombinlerim?
Bu salaş ve dökümlü kazak için Doğa'nın hayalindeki kombin; lacivert şeritleri ile uyumlu lacivert bir tayt ve kırmızı yağmur çizmeleri oldu...

Daha sonraki durağımız ise ayakkabılarına bayıldığımız Nursace mağazasıydı. Doğa daha önce bu mağazadan çok çok uygun fiyata ne çizmeler, ne topuklular bulmuş. Buradaki favorisi ise bu sezon da sürekli görmeye alıştığımız metal detaylı ayakkabılardı. 

Nursace'de bulabilirsiniz. Fiyatı: 340 TL

Bu ayakkabıların bir de Converse'lere benzeyen şekilde, bilekli modelleri de vardı. Onların fiyatı ise 370 TL. Ancak tasarımcımız Doğa, bileksiz olanları tercih ettiğini söylüyor.


Nursace'nin 2 dükkan sağında, vitrinde bir de bu botlar dikkatimizi çekti. Burnu her ne kadar kaba olsa da, bu tarz metal detaylı botlar (özellikle de üzerlerinde kuru kafalar varsa) bu sene bir hayli moda. 

Fiyatı bilinmiyor :)

Nişantaşından sonra, akşamı Taksim civarında geçirelim diye düşününce biz de soluğu Galata Kuledibinde aldık. Daha önce Kuledibinde yaptığımız çekimlerde, Studio Rain'in ayakkabıları çok ilgi görmüştü. Bu sefer de her yerde görmeye başladığımız şu bıyıklar çıkmaz mı karşımıza =)



Cumartesi günü hava bir hayli yağmurluydu. Ee malum önümüz kış. O yüzden bu tarz eğlenceli ve baharlık ayakkabıları bir süre kenara bırakmamız gerekebilir diye düşünerek, Doğa sizler için renkli bir yağmur çizmesi seçiminde bulundu.

Nerede Bulurum? Galata Kuledibindeki butiklerde...

"Bu tarz renkli yağmur çizmelerini siyah taytlarla çok rahat kullanabilirsiniz." diye ekliyor Doğa...

Son mağazamızda, güler yüzlü satış danışmanları ile çok rahat bir çekim gerçekleştirdiğimizi de söylemeden geçemeyeceğim :) Burada Doğa'nın bir diğer gözüne takılan ise, mini mini Vespa'lı bu tatlı hırka oldu! 

Fiyatı: 65 TL
Cumartesi günkü moda çekimimiz, Kuledibinde muhteşem bir manzaraya ev sahipliği yapan Konak Cafe'de içilen kahveler ve bakılan fallar ile sona erdi :) Bir başka hafta da Doğa'yı blogumda kadın - erkek ilişkileri üzerine de ağırlamayı mutlaka istiyorum! Bence kendisinin inanılmaz tespitleri var, ve bunları tüm insanlıkla paylaşmak hem kadınlara hem de erkeklere ışık tutacak :)

Bir yazımı daha sonlandırırken; tüm okuyucularımıza neşeli, mutlu, sağlıklı, şık ve güzel bir hafta diliyor, sevgili Doğa'ya da kucak dolusu bir teşekkürler sepeti iletiyorum... 

23 Kasım 2012 Cuma

Doğru ve Açık Konuşmak Zor Zanaat

Geçtiğimiz gün bir TV kanalında milletvekillerimizden birinin konuşmasını dinledim. Daha doğrusu dinlemeye çalıştım...

Dün de iş gereği bir eğitime katılmıştım. Aynı şekilde burada da yapılan sunumları, başarı hikayelerini dinlemeye çalıştım. Üstelik sıradan çalışanların değil, birim/departman müdürlerinin, "işinin ehli" diyebileceğimiz kişilerin sunumlarını...

Fakat anladım ki; insan ne kadar dinlemeye istekli olursa olsun, eğer konuşmacı güzel konuşamıyorsa dinleyicide ne konsantrasyon, ne ilgi, ne de heyecan kalıyor. Yok. Gerçekten, mümkün değil dinleyemiyorum :)

Ve tüm bu başarısız sunumlar sırasında düşündüm ki; derdini, isteğini, yapılması gerekeni doğru ve açık bir şekilde ifade edemeyen bir insan her zaman eksik yaşayacak. 

Neden mi?

İnsanın istekleri ve ihtiyaçlarını gerçekleştirebilmesi için çevre ile iletişime geçmesi gerektiğine, daha önceki Gestalt Terapi yazımda değinmiştim. E peki şimdi bir düşünelim... Kendi duygu ve düşüncelerinizi doğru bir şekilde çevrenize iletemezseniz, çevreniz sizin duygu ve düşüncelerinizin farkına nasıl varabilir? Sizin ne istediğinizi, ne düşündüğünüzü net bir şekilde iletebilmeniz, taleplerinizin anlaşılmasının ve gerçekleştirilebilmesinin ilk adımıdır. Ve eğer siz bu ilk adımda sendelerseniz, devamının doğru bir şekilde gelebilmesi zor olacaktır. Bu tıpkı, kendi kendine ağlayan ve konuşamayan bir bebeğin derdini anlamaya çalışmaya benzemez mi?

İster iş hayatında isterseniz de özel hayatınızda olsun; öncelikle ne istediğinizi/düşündüğünüzü bilmek ve daha sonra da bunları doğru ve açık bir şekilde çevrenize iletmek, tüm mutluluk ve başarıların kapısını açacak öncelikli şeylerdir.

O zaman açık bir iletişim için neler yapılmalı? Neler yapılmamalı?

Konuşurken, kendinizden emin misiniz önce bir bunu anlayın. Gerçekten inanmadığınız ve doğru bulmadığınız şeyleri söylemeyin. Sizin inanmadığınız bir şeye başka biri neden inansın ki?

Konuşma yapacağınız kişi veya ortama göre; giriş yaparken kendinizi uygun bir şekilde mutlaka tanıtın. Örneğin; eğer size ciddi bir kalp rahatsızlığı ile gelen bir hastanız varsa ve siz de bu alanda ün yapmış bir kardiyologsanız; kendinizi "Ben doktor Ali" diye mi tanıtmanız daha uygun olur, yoksa "Ben Prof. Dr. Ali Diler, uzmanlığım kardiyoloji" mi demeniz daha uygun olur? Kendinizi uygun şekilde tanıtma konusu, mutlaka iş hayatınızda olmak zorunda da değildir. Örneğin bir konudaki fikirlerinizi beyan ederken de bu konu ile olan ilişkinizi öncesinde açıklamanız, konu hakkında hiç fikri olmadan konuşan biri gibi anlaşılmanızı engelleyecektir. Bu şekilde iletişim halinde olduğunuz kişi, size daha güvenle yaklaşabilecektir.

Konuşurken lütfen, aynı şeyleri tekrarlama huyunuzu bırakın. Çok haklı, çok sinirli, çok doğru bile olsanız aynı cümleyi araya birkaç farklı kelime serpiştirerek, biraz formatını değiştirerek 2-3 kere üst üste yenilemek karşınızdakini daha da gerecek ve konudan uzaklaşmasına sebep olacaktır. Örneğin; geçen gün izlediğim milletvekili tam olarak bu hatayı yapıyordu. Aynı şeyi, evirip çevirip, araya 2 yeni kelime ekleyip, hiç yoksa 4 kere söyledi. Ee bu sefer ben içimden ne dedim? "Bu adamın söyleyecek başka sözü yok herhalde, bir bunu öğrenmiş, aynı şeyi tekrarlayıp duruyor."...

En rahatsız olduğum diğer bir konu da "ıııııghhhhh"lar, "hani"ler, "işte"ler. Örneğin dün katıldığım sunumdaki bir konuşmacı tam olarak şu şekilde konuştu: "Ben işte XYZ Bankasında çalışıyorum. Banka'da 3.500 çalışan ve işte yaklaşık olarak 1.200 ATM'miz olduğu söyleniyor. Ama tabi işte çalışıyoruz, bu yıl 10-12 şube daha açıcaz." Gerçekten tam bir skandaldı :) Söyleniyor ne demek? Tam olarak bilmiyorsunuz herhalde... Neden ısrarla her cümlenin içine 1-2 "işte" sıkıştırıyorsunuz? Siz bir uzman olarak oraya konuşmaya gelmişsiniz, neden hangi bölümde çalıştığınızı ve ünvanınızı bizimle paylaşmıyorsunuz?

Aynı şekilde bir başka konuşmacı da sürekli olarak konuşurken "ıggghhhhh"ladı. Hatta yanımdaki dinleyici, sunumun yarısında dışarı çıktı ve geri geldiğinde benim hala oturduğumu görünce "Siz nasıl dayandınız, bu ne böyle ıghhh ıghhh" dedi :) Tabii ona blogum için gözlem yaptığımı söyleyemedim, ama gerçekten komikti.

Ve son olarak da; Türkçe yapılan bir sunum var önümüzde. İngilizce kelimeler kullanılmıyor. Sunum tamamen Türkçe. Bir sayfasında "BT çalışanları ...." yazıyor, ama okuyucu onu anlatırken "bi-ti çalışanları" olarak telaffuz ediyor. Neden? BT (Bilgi Teknolojileri) İngilizce kökenli mi? Hayır değil. İngilizce bir teknik terim mi? Hayır, değil. Ama tabii konuşmacı aralara İngilizce kelimeler sıkıştırınca daha havalı durduğunu zannediyor olabilir. Oysa ki çok yanılıyor. Mümkün olduğunca duru, herkesin anlayabileceği, çok fazla jargon içermeyen konuşmalar çok daha fazla kişi tarafından anlaşılabilecek, konuyu anlayabilen dinleyici de konuşmadan zevk alabilecektir.

Bence biri ile konuşurken veya bir sunum yaparken, günlük hayatta birilerine bir şeyler anlatmaya çalışırken, kendimizi bir de onun oturduğu koltukta oturtmalı ve dinleyicinin gözünden bakabilmeliyiz. Daha zengin kelimeler kullanarak duygularımızı ve düşüncelerimizi ifade edebilmeliyiz. Bunun için gerekirse vakit buldukça pratik de yapabilirsiniz. Örneğin daha önce katıldığım bir çalışmada; "Kelime ile ifade edebileceğiniz hisleriniz nelerdir?" diye sorulmuştu. Kendi kendime biraz düşündüm ve ilk başta yalnızca 3 his yazabilmiştim ve resmen tıkanıp kalmıştım. Oysa ki insanın yalnızca 3 his üzerinden hayatını sürdürebilmesi çok da normal olmasa gerekti. Ve daha sonra acaba "his" kategorisine neler giriyor diye bir hayli düşünmem gerekti ve ancak bu şekilde listemi çoğaltabildim :) O yüzden kendi kendinize hitap, konuşma, yazma pratikleri yapmaya çalışabilirsiniz.


Çünkü konuşurken yalnızca söyledikleriniz değil, nasıl söylediğiniz, mimikleriniz ve el hareketleriniz de önemli... Örnek olarak Barack Obama'nın şu iki farklı duruşuna bakabiliriz. Hangi duruşun daha etkileyici olduğu aşikar.




Ben daha önce sıklıkla röportaj vermeye başlayan bir arkadaşımla, örnek bir röportaj yapıp, konuşmamızı video'ya kaydetmiştim. Daha sonra arkadaşım konuşmasını dinleyip, kendini izlediğinde "bu ne ya böyle, çok kötü konuşmuşum" demişti. Bir çok hatasını, yaptığı yanlış mimikleri fark etme fırsatı olmuştu. Sizler de ister ayna karşısında, isterseniz de fikirlerini samimi bulduğunuz bir arkadaşınızla video üzerinden bu tarz bir çalışma yapabilirsiniz :)

Evet, bu sefer ki yazım fazlaca iş hayatı üzerinden örnekler ile gelişti ancak bir başka sefere de daha duygusal ve günlük konuşma dilinden örneklerle gelmeye çalışacağım... Son olarak hepinize ilham verebilecek, güzel bir söz ile yazımı bitirmek istiyorum...






Konuşmadan önce düşünün... 

Doğru mu?
Faydalı mı?
İlham verici mi?
Gerekli mi?
Kibar bir üslubunuz var mı? 

15 Kasım 2012 Perşembe

Soket Çoraplarımı Nasıl Kombinlesem?

Henüz havalar çok da soğumamışken, sonbaharın son haftalarında soket çoraplarınızla farklı kombinler yapabilirsiniz.

İşte ilham alabileceğiniz bir kaç farklı kombin seçtik sizler için.

Ancak şunları da unutmamakta fayda var:

1) Bu tarz bir kombin yapmak istiyorsanız çorap ve ayakkabılarınızı  preppy diyebileceğimiz kıyafetlerle kombinlemelisiniz. Preppy kıyafetler nelerdir? Bebe yaka bluzlar, gömlekler... Şifonlu, dantelli daha "cici kız" diyebileceğimiz elbiseler...

2) Hiç şüphesiz ki bu tarz soket çorap ve platform ayakkabılarla yapacağınız kombinler tüm dikkatleri bacaklarınıza çekecektir. Eğer bacaklarım kalın, bacak boyum kısa gibi takıntılarınız varsa vücudunuzda daha çok beğendiğiniz bölümleri öne çıkartacak farklı kombinler deneyebilirsiniz :)













Bu Tarz Desenli Soket Çorapları Nerede Bulurum?

Penti ve Calzedonia özellikle hemen hemen tüm semtlerde bulunan zincir mağazalar. Bu mağazalardan çok uygun fiyata sezonun tüm trendlerini içinde barındıran modelleri bulabilirsiniz. Biraz yaratıcılıkla çoraplara inci, boncuk veya payet/pul da işleyebilirsiniz isterseniz :)


Bu Tarz Ayakkabıları Nerede Bulurum? 

Benim öncelikli olarak tavsiyem Türkiye'nin hemen hemen tüm şehirlerinde olan mağazalar. O yüzden; Nine West, Hotiç, İnci, Steve Madden, Bambi zincirleri bu mağazalardan sadece bir kaçı. 

12 Kasım 2012 Pazartesi

İhtiyaçlarımızı Belirleyebilmek ve Karşılayabilmek Üzerine

Hepimiz yaşamımızı devam ettirebilmek için ihtiyaçlarımızı karşılamak zorundayız, değil mi?

Örneğin acıktığımızda yemek yeriz, susadığımızda su içeriz, kendimizi yalnız hissettiğimizde arkadaşlarımızı veya ailemizden birilerini ararız...

İşte tüm bu ihtiyaçlarımızı karşılamak için yaptığımız eylemler bizi denge haline getirir. Eğer ihtiyaçlarımızı doğru bir şekilde belirleyemez ve bu ihtiyaçları karşılayamazsak da dengemizi kaybederiz. Herhangi bir ihtiyacın ortaya çıkmadığı durumda ise, kişi, yani organizma denge halindedir. Ve tabii organizmanın karşılanması gereken çok çeşitli ihtiyaçları olduğundan bu denge hali çok uzun sürmez ve bir ihtiyacın ortaya çıkması ile bu denge bozulur.


Sağlıklı bir kişinin yapması gereken ihtiyaçlarını doğru olarak belirlemesi ve bu ihtiyaçları karşılamasıdır. 

Neden ihtiyaçlar doğru olarak belirlenmelidir? Yada ihtiyaçlarımızın doğru olarak belirlenmesini engelleyen şeyler nelerdir? 

Öncelikle şunu bilmemizde fayda var ki; olgun olmayan insan ihtiyaçlarını doğru belirlemekte zorluklar çekmektedir. Olgun olmayan insandan kastımız nedir? Çevresinin düşünceleri ve bakışları sebebiyle kendini bastıran, sürekli olarak birilerinin ilgisine, sevgisine ve onayına ihtiyacı olan insanlardır. Nasıl ki çocukluk dönemlerimizde sorumluluk almak gibi bir zorunluluğumuz yoksa, olgunlaştıkça da insanın sorumluluk almayı kabullenme isteğinin artması beklenmektedir. Olgun olmayan insanlar da bu şekilde sorumluluk almaktan kaçan kişilerdir.

Bunu birkaç örnek ile açıklamakta fayda var. Örneğin; eşinizle kavga ediyorsunuz ve bir anda kendinizi tutamayarak ona tokat atıyorsunuz. Bu durumda aslında siz kendisi ile yapıcı bir şekilde konuşmak yerine, ona tokat atmayı tercih etmiş oluyor ve bu durumun sorumluluğunu alıyor olmalısınız. Ama genellikle bizler ne yaparız? "Kendimi tutamadım, beni çok sinirlendirmişti, bir anda tokat atıverdim." deriz. Sanki ona o tokatı atan kişi siz değil de, bir başkasıymış gibi sorumluluğu üstünüze almaktan çekinirsiniz. Sorumluluk almaktan kaçınmak ve yaptığınız tercihlerin kendi seçiminiz olduğunu kabullenmemek (biraz komik gelecek kulağa) ancak hiç olgun bir davranış değildir. 

Aynı şekilde hayatımızda hep hayalini kurduğumuz ancak yapamadığımız şeylerin sorumluluklarını başka kişilere yüklemek de bu şekilde bir davranıştır. Örneğin; "Her zaman bir sinema yıldızı olmak istemişimdir, ancak babam bir türlü konservatuara gitmeme izin vermedi." gibi. Aslında kişinin ihtiyacı olan belki de kafasında kurduğu hayalleri gerçekleştirebilmek, bunlar için çaba sarf etmektedir. Ancak dışarıdan gelen "babam ne der", "aç kalırım", "yapamam ki, sinema yıldızı olmak için ne yollardan geçmek gerek" düşünceleri kişinin bu ihtiyacını karşılamasını engeller ve ihtiyacın doyuma ulaşmaması sebebiyle de kişinin dengesi bozulur. 

İşte bu noktada da, olgun olmayan kişilerin dengelerinin neden daha kolay bozulabileceğine geliyoruz. Çünkü olgun olmayan kişiler, ihtiyaçlarını doğru olarak belirleyememe eğilimine sahiptirler. Her an ihtiyaçları değişebilir. Ve tabii ki her ihtiyaç karşılanamayabilir. Bu durumda da kişinin kolaylıkla dengesi bozulabilir. 

Bunun yanı sıra sağlıklı bir kişi kendisi için hangi yiyeceklerin, kişilerin, durumların, uyarıcıların vb. besleyici, hangilerinin ise zehirleyici olduğunu farkedebilir. Benim önerim ihtiyaçlarınızı şekillendirirken bunların sizi ne kadar besleyeceği veya zehirleyeceği konusunu da düşünmeniz olacaktır.

Tabii burada karşılaşılan bir diğer zorluk daha vardır. Bazı ihtiyaçlarımız; susadığımızı ve acıktığımızı farketmemiz gibi fiziksel ihtiyaçlar duygusal ihtiyaçlara nazaran daha kolay bir şekilde anlaşılabilir. Ancak bazı ihtiyaçların özellikle bazı kişiler tarafından keşfedilebilmesi daha zordur. Örneğin; hayattaki yaşam amacını, kendisini nelerin mutlu ettiğini, nelerin üzdüğünü, duygularının neler olduğunu kavrayamayan insanların duygusal ihtiyaçlarını keşfetmesi daha uzun bir çaba alabilmektedir. Bu şekilde itiraf edilemeyen ihtiyaçlarda insanın dengesini bozmasına sebep olabilmektedir. 

Bunu da bir örnekle açıklamakta fayda var. Örneğin; ilişkisi kangren olmuş bir arkadaşınızla konuşuyorsunuz. Ve ona, "Sen Mehmet'e karşı ne hissediyorsun?" diye soruyorsunuz. Ve bir anda arkadaşınızdan "Yani çok iyi bir çocuk ama sanırım uyuşmuyoruz. Ailesi beni çok rahatsız ediyor, maddi durumu desen pek yerinde değil. İş hayatında benim bir erkekten beklediğim kadar hırslı değil. Sanırım bu iş bu şekilde ilerlemeyecek." diye bir yanıt alıyorsunuz... Peki siz ne sormuştunuz? "Sen Mehmet'e karşı ne hissediyorsun?". Ama aldığınız cevap ise hislerden tamamen farklı olarak kişinin düşüncelerini içeriyor. Bu örnek, duygularının farkında olmayan kişilerin genellikle "ne hissediyorsun?" sorusuna "ne düşündüklerini" söyleyerek cevap verdiklerini göstermektedir. 

Bazı kişiler ve genellikle toplumumuz tarafından, duygusal olmak kötü bir özellikmiş gibi düşünülmektedir. Ancak bu doğru değildir. Çünkü kişinin fiziksel ihtiyaçları olduğu kadar duygusal ve ruhsal ihtiyaçları da olacaktır. Ve bu ihtiyaçların doğru bir şekilde belirlenebilmesi, karşılanabilmesi ve kişinin doyuma ulaşabilmesi için duygusal yönden de kendine karşı açık olması gerekmektedir. 

Dolayısıyla daha sağlıklı ve mutlu bireyler olunabilmesi için;

1) Öncelikle kişinin daha olgun olması gerekmektedir. Bu nasıl sağlanır? Tercihlerinin sorumluluğunu üzerine alarak, olan olaylar karşısında yaptığı hataları veya doğru hareketleri kabullenerek... Sürekli olarak insanların onayına, sevgisine ve ilgisine ihtiyaç duymadan kendi kararlarını vererek gibi. 

2) İhtiyaçlarını doğru bir şekilde belirleyebilmesi gerekmektedir. Bulunduğu çevre, temas halinde olduğu kişiler, duygusal yapısı gibi faktörlerin ihtiyaçları belirlemede ne kadar önemli olduğunun farkında olunmalı. Çünkü bir noktada da, sizin ihtiyaçlarınız başka kişileri rahatsız edebilir veya onların yaşamları ile zıtlaşabilir. Bu noktada da her ihtiyacınızın gerçekleşemeyebileceğini kabullenmek (ancak gerçekten kabullenmek), dengenizin bozulmasını engelleyecektir. 

3) Bir ihtiyacınız ortaya çıktı... Olgun ve sağlıklı bir insansınız... Şimdi bu ihtiyacı karşılamak için aksiyon almak ve doyuma ulaşmanız gerekiyor. (Fiziksel ve duygusal anlamda ihtiyaçların karşılanması için uygulanabilecek bir çok farklı teknik bulunuyor, o yüzden bu teknikleri bir başka yazımda ele alacağım ) 

4) İhtiyacınız karşılandığında, doyuma ulaşırsınız ve dengenizi bulmuş olursunuz. Bu şekilde tamamlanan her ihtiyaç sizi daha iyi, mutlu ve özgür hissettirecektir. Çünkü tamamlanmamış işler, tamamlanan işlere nazaran kişinin kafasını daha çok meşgul etmekte ve dengesini bozmaktadır. 

5) İhtiyaçlarınızı belirlerken gerçekten kendi içinize dönmeniz ve kendinize karşı samimi olmanız çok önemli. Hep söylenen konu; çevrenize, temas ettiğiniz insanlara da önem vermeniz evet. Ancak tüm çevreniz nezih bir semtte güzel bir evde oturuyor, güzel bir arabaya biniyor, kariyer hayatında çok başarılı, iki tane tatlı mı tatlı çocukları var diye kendi ihtiyaçlarınızı da bunlarmış gibi kabul etmeye zorlamayın. Dünyada kaç milyon insan yaşıyor ve tüm bu insanlar da birbirlerinden farklı. Her birimizin farklı ihtiyaçları olması da çok doğal. Unutmayın, bir çok maddi imkana sahip olmasına rağmen; hayattaki amacını bulamamış ve bu yüzden de mutsuz yaşamaya devam eden (ve en kötüsü de ilerleyen yaşlarına rağmen bunu kendilerine itiraf edemeyen) bir çok insan var. O yüzden ihtiyaçlarınızı ve önceliklerinizi belirlerken kendinize karşı dürüst olun. Olmadığınız biri gibi davranmak yerine, kendinizi olduğunuz gibi kabul edin. 

Editörün Notu: Bu yazı Doç Dr. Ceylan Daş'ın Gestalt Terapi kitabından edindiğim fikirlere dayanarak yazılmıştır. Tamamen kendi yorumlarımı içermekte olup, tedavi amaçlı kullanılmamalıdır. 
Gestalt yaklaşımı günümüzde yalnızca ruhsal sağlık problemleri olan kişiler için değil; aynı zamanda kişisel gelişim ve iş hayatında başarı için de kullanılmakta, bu kapsamda dünyanın farklı noktalarında bir çok workshop yapılmaktadır. 

İlgilenenler; Gestalt yaklaşımının fikir babası Fritz Perls tarafından kurulan Esalen Enstitüsünü inceleyebilirler. http://www.esalen.org/ Bu tarz workshoplara "kafayı kıranlar" gider diyenlere de bir güzel cevap benden. Esalen California'nın en güzel noktalarından birinde Big Sur'da kurulmuş bir enstitü. İnanın tonlarca paranız olsa bile burada yapılan workshoplara katılabilmek her baba yiğidin harcı değil; çünkü aylar öncesinden rezervasyonlar doluyor. Zira bu çalışmalara rağbet büyük :)




Ve yazımı da, son olarak çok inandığım bir söz ile bitirmek istiyorum.

"Tüm ihtiyacınız olan, daha azı."

9 Kasım 2012 Cuma

Pantolonunu Sevdim!

Fazla söze gerek yok.

2012 - 2013 kış sezonunda sıradan jeanlerden sıkılanlar için deri skinny pantolonlar imdadımıza koşuyor...

Nasıl kombinlerim, nerede bulurum, acaba vücut tipime yakışır mı, fiyatları nasıldır diye kafanızda soru işaretleri varsa da işte cevapları!

Deri Skinny Pantolonumu Nasıl Kombinlerim?

Deri skinny pantolonunuzu hem şık, hem de spor tarzda rahatlıkla kombinleyebilirsiniz. Benim kişisel tercihimi soracak olursanız her kıyafet doğru ortamda güzeldir. O yüzden doğru mekan ve aktivitelerde şık bir sivri burun ayakkabıyla, daha gündelik hayatta ise salaş ve dökümlü kazaklar ve topuklu olmak kaydıyla :) botlarınızla kombinleyebilirsiniz.

Önemli olan doğru mekana, doğru kıyafeti seçebilmek. Sizin işinizi kolaylaştırmak için de; işte ilham alabileceğiniz birkaç farklı stil...

Özellikle pantolonun boyuna dikkat! Deri pantolonunuzun jilet gibi dümdüz durmasını istiyorsanız, paçasını kat yapmayacak şekilde boyunuza göre kısalttırmanız gerekebilir. 

Özellikle günlük kullanım için salaş kazaklar ve büyük çantalarla kombinlenince, kesinlikle hem rahat hem de stil sahibi bir görünüm çıkıyor ortaya.

Daha şık bir görünüm içinse siyah sivri burun topuklular ve blazer ceketleri tercih edebilirsiniz. 

Kesinlikle benim favorilerimden biri! Sivri burun platform topuklular, gözü yormayacak şekilde deri  detayı olan  hem şık hem spor bir mont.

Özellikle gece kapalı bir mekana gidecekler için ideal bir kombin. Kimse kalın bir kazakla barda takılmak istemez değil mi?

Güzel bir akşam yemeği için düşünülebilir. Siz ne dersiniz?

Sizce Vücut Tipime Deri Skinny Pantolonlar Uygun mu?

Doğru kombinlendikten sonra yakışmayacak diye bir şey yok. Ancak şu da bir gerçek ki; deri pantolonlar insanı olduğundan daha kilolu gösterebiliyor. Çünkü parlak, dikkat çekici ve dokusu gereği hatları iyice ortaya çıkartıyor.

O yüzden eğer basenleriniz genişse ve bacak boyunuz kısaysa önerimiz; dar deri pantolonlarınızı özellikle topuklu ayakkabılar ve biraz daha dökümlü (basenlerinizi kapatacak boyda) kazaklar ile tamamlamanız olacaktır.

Renkli deri pantolon almak istiyorum diye düşünüyorsanız, işte size ufak bir örnek. Evet çok güzel kombinlenmiş, ama güzel ve incecik kızımızı sizce de biraz olduğundan kilolu yapmamış mı?


Ben oyumu babet veya converse'ler yerine topuklular ve siyah deri pantolondan yana kullanıyorum doğrusu :)


Nerede Bulurum ve Fiyatları Ne Kadardır?

Malum, deri ürünler ateş pahası. Üstelik hayvanları da çok seven biriyimdir :) O yüzden benim tercihim suni deri ve imitasyonlardan yana. Bu tarz suni deriden üretilen skinny pantolonları Zara, Mango gibi hemen hemen her şehirde bulunan mağazalardan temin edebilirsiniz.

Bir de deri görünümlü (hatta hafif yılan derisi desenli) taytlar olduğunu da söyleyelim. Ki bunlar da yerine göre skinny pantolonun yerini tutabilirler.

1 Kasım 2012 Perşembe

İyi Bir Vücut Nemlendiricisi ve Güzel Bir Parfüm İsteyenlere!


Normalde aldığım tüm kremleri maksimum 3-5 sürüşten sonra hep bir köşeye bırakırdım. Ya kokusu beni sıkardı yada dokusu. Bazısı vıcık vıcık yağlı oluyor, bir türlü kurumuyor, emilmiyor... Veya kremin kullandığım parfümle tezat bir kokusu varsa bu sefer biri diğerinden illaki baskın oluyor ve dengeli bir koku bir türlü burnuma gelmiyordu.

Ama Bath & Body Works markasına buradan da teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Gerçekten hayatımda ilk defa aldığım bir vücut kremini sonuna kadar tüketmek nasip oldu :)

Fiyatı 35 TL civarındaydı diye hatırlıyorum.

Markanın bir çok vücut losyonu ve kremi de mevcut ancak ben en çok "body butter"ından memnun kaldım. Hem insana yapışkan ve vıcık vıcık bir his vermiyor hem de gerçekten de 1-2 gün etkisini gösterecek kadar iyi nemlendiriyor.

Bir de eğer siz de benim gibi; vücut kremi + parfüm + body mist 3'lülerini aynı kokudan almayı pek tercih etmiyorsanız, hiç üzülmeyin. Bu nemlendiriciye çok uyan bir parfüm önerim de var... 

Eğer güzel bir kış kokusu istiyorsanız hem parfümümü - Versace Crystal Noir (ki ben parfümüme sanırım aşığım); hem de parfümüme uyan bu body butter'ı - Twilight Woods by Bath & Body Works şiddetle sizlere öneriyorum.



Bath & Body Works Body Butter'ı Nerede Bulurum?

İstanbul: İstinye Park, Akmerkez AVM, Bağdat Caddesi
Antalya'da ise Antalya Migros AVM'de bulabilirsiniz


Parfümü Nerede Bulurum?

Boyner, Tekin Acar, Sevil Parfümeri mağazalarında bulabilirsiniz. Online parfüm ve kozmetik ürün satışı yapan siteleri hiç kullanmadığım için ürünlerin orjinalliği ve kalitesi konusunda bir yorum yapamıyorum ne yazık ki. 

Parfüm konusu çok göreceli ve beğenisi kişiden kişiye değişen bir konudur ama en azından deneme boylarını mağazalarda test edebilirsiniz :)