27 Temmuz 2016 Çarşamba

Bibliyoterapi

Şu son zamanlarda hepimizin dilinden düşmeyen bir konu; "toplumsal travma"... 

Son günlerde hepimiz gerçekten de çok yıprandık, üzüldük, geleceğimiz için kaygılandık... Tüm bu duyguları yaşadık, hissettik...

Fakat şimdi toparlanma ve eskisinden de güçlü olma zamanı diye içimden geçirip, "ama nasıl?" diye sormuştum kendime. 

Tam da bunları düşünürken; sevgili reiki hocam Gülbahar Yeni'nin geçtiğimiz gün Facebook üzerinden yaptığı bir paylaşımı gördüm. Ve o kadar beğendim ki hiç dokunmadan doğrudan sizinle de paylaşmak istedim...

"Zor, hem de çok zor günlerden geçiyoruz. Hepimiz gerginiz. Yaşadığımız toplumsal travmayı atlatabilmek için, geleceğe odaklanarak, korkuya, kaygıya, strese kapılmayın.
Müzik dinleyin. Kitap okuyun. Yürüyün.
Uykunuza dikkat edin.
Televizyondaki tartışma programlarına daha az zaman ayırın.
Ani kararlar vermeyin. Düşünmeden hareket etmeyin.
Dua, meditasyon ve enerji çalışmaları yapın.
Negatif enerji yayan insanlardan uzak durun.
Zamanınızı iyi planlayın.
Sevdiğiniz işlere odaklanın.
Uzun süre aç kalmayın, kan şekeri düşüklüğü stresi tetikler.
Fıkra anlatın, Fıkra dinleyin. Fıkraları aklınızdan geçirmek bile iyi gelir. Gülümseyinnn 😊
Sevgilerimle, 
Gülbahar Yeni"



Benim en çok dikkatimi çeken kısmı ise "Kitap Okuyun" önerisi oldu. Çünkü fark ettim ki geçmişte ne zaman içinden çıkamadığım bir şey olsa, ne zaman kendimi iyileştirmek istesem; hemen kitaplara sarılmıştım. Belki de farkında olmadan kendi kendime bir iyilik, bir terapi yapmıştım :) 

Şimdi ise artık kitap okumanın beynimiz, ruhumuz ve kalbimiz için gerçekten de bir terapi olduğunun farkındayım. 

Hep sevgi ile kalmanız dileğiyle, 

Merve 

14 Temmuz 2016 Perşembe

Bir Evlilik Yıl Dönümü Kutlaması - Cote d'Azur

Seyahat etmek benim için bir keyif, bir tutku diyebilirim... Yeni yerler görmek, fotoğraf çekmek, değişik lezzetler tatmak, farklı kültürleri deneyimlemek bana inanılmaz bir enerji ve mutluluk veriyor. 

Geçtiğimiz yıllarda nerelere gittim, neler yaptım, neler gördüm ve önümüzdeki yıllarda nereleri görmek istiyorum, neler yapmak istiyorum, nasıl yaşamak istiyorum diye durup biraz düşündüm... 

Önce düşündüm, sonra düşledim... Ve en sonunda da önceliklerime göre kafamda minik bir plan yapıp; yeni yeni gezilecek görülecek yerler için biletlerimi aldım. Yani önemli olan sadece düşünmek, düşlemek değil; bir noktada faaliyete de geçebilmek aslında :) 

Tüm bunları düşünürken de bir yandan yaptıklarımı yazıya dökmeyi ne kadar sevdiğimi ancak buna rağmen uzun süredir bloguma hiç bir şey yazmadığımı fark ettim, ve sonra bunun için de faaliyete geçtim :) 

Ama hiç sorun değil, her şeyin bir zamanı var bence. Zamanı gelince yazı da yazıyorsun, seyahat de ediyorsun, yaptıklarından keyif de alıyorsun, hayaller de kuruyorsun... 

Velhasıl, konumuzun özüne dönecek olursak, bu yazımda uzun uzadıya Cote d'Azur tatilinde neler yaptığımıza, nerelere gittiğimize noktası noktasına değinmek yerine, gerçekten beni büyüleyen, en can alıcı bir kaç noktayı paylaşmak istiyorum. Çünkü gerisi diğer sitelerde, seyahat bloglarında da var :) 

Biz Nice, St. Tropez, Cannes ve Monte Carlo'ya yıl dönümümüzü kutlamak için 4 günlüğüne gitmiştik. Ve sonuç olarak tadı damağımızda kalan muhteşem tecrübelerle de geri döndük. Mevsim olarak yıl dönümü günümüzden dolayı seyahatimiz Nisan ayına denk geldi ve şansımıza çok da güzel oldu. Bu sayede hem kavurucu sıcakları, hem yüksek fiyatları, hem de turist kalabalığını elimine etmiş olduk. 

İşte tatilimize ilişkin önemli ipuçları: 

Bir Özgürlük Aracı Olarak Araba: 

Nice havaalanına inmemizle birlikte tatilde daha rahat, daha mobil olabilmek ve keyfimize göre, istediğimiz saatlerde, istediğimiz yere gidebilmek için araba kiraladık. Benim için araba gerçekten büyük özgürlüktü; çünkü sadece Nice şehir merkezinde kalmak istemiyor, civardaki diğer yerleşim yerlerini de gece/gündüz demeden gidebilmek istiyorduk :) Cote d'Azur toplu taşıma açısından bir Paris veya Londra olmadığından, araba kiralamak bize çok daha mantıklı gelmişti ve üstelik araba kiralama ücretleri de Türkiye'den daha ucuzdu.

Eğer kalabalık bir grupla seyahat etmiyorsanız, küçük bir araba almanız otopark bulma konusunda sizin şansınızı arttıracaktır. Çünkü bir çok yerde otopark bulmak biraz uğraştırıcı olabiliyor. 

Nefes Kesen Bir Köy: Eze

Tatilden en çok aklımda kalan; Nice - Eze arasındaki sahil şeridinde aldığımız yol ve manzarası ve tabi ki Eze Köyü'ydü. 

Eze'ye gittiğinizde Chateau de Eze'ye gitmeden; imkanınız varsa gün batımı saatlerinde bir yemek yemeden veya en azından bir kahve içmeden dönmeyin derim. 

Chateau de Eze'den manzara

Chateau de Eze'den manzara

Eze Köyü sokakları


St Tropez'de bir Butik Otel

Bu tatilde hayatımın en tatlı ve sevimli otelinde kalmış olabilirim diye düşünüyorum. St. Tropez'e araba ile 15 dk mesafede Gassin bölgesinde yer alan Domaine Les Mesanges tek kelime ile muhteşem bir tat bıraktı bende. 

Belki de hep hayallerimdeki hayatı (küçük bahçesinde sürekli oyun isteyerek gezinen minik tatlı bir köpek, limon ağaçları altında oturulan bir bahçe ve enfes dekorasyonu...) sunan bir otel olmasından dolayıdır, bilemiyorum. Ama tek kelime ile muhteşem bir deneyimdi.  

Eğer yolunuz St. Tropez tarafına düşecekse, deniz kenarından ziyade bağların arasında konumlanmış malikanelerde kalmayı tercih edecekseniz; konaklamanız için Domaine Les Mesanges butik oteli kesinlikle tavsiye ediyorum.


Otelin kahvaltı salonu

Kahvaltı masamızın manzarası
Otelin tatlı bahçesi

Ve tabii ki otelin minik ev sahibi <3 


Cannes'da Muhteşem bir Lezzet Durağı: Da Laura

Cannes'de Da Laura diye bir "pasta"cı var ki; tek kelime ile muhteşem demem yeterli. Biz öğlen saatinde gitmeyi tercih etmiştik ve Pazar günü olmasına rağmen bir 15-20 dk kadar sıra beklemiştik. O yüzden eğer yoğun sezon ve yoğun saatlerde gidecekseniz yer bulmak için biraz beklemeniz gerekebilir. Ancak kesinlikle bu beklemeye değen bir lezzet durağıydı bizim için.

Mekan için genel yorumum; hem lezzetli, hem fiyat olarak cep yakmayan ve porsiyon olarak da gayet doyurucu olduğunu söyleyebilirim.

Da Laura'da tercih ettiğimiz deniz mahsüllü makarna

Da Laura'nın pesto soslu makarnası

Spagetti servislerini mutlaka önlük ile yapıyorlar :)


Monaco - Monte Carlo

Çok klişe olacak belki ama eğer lüks arabalara ilginiz varsa, şatafat ve zenginliği görmek ve yaşamak istiyorsanız Nice'den araba ile 40 dk uzaklıkta bulanan Monte Carlo'ya gitmeden, Cafe de Paris'de kahvenizi içmeden ve casino'larında zevkine de olsa ufak bir meblağ ile kumar oynamadan dönmeyin derim :) 

Monte Carlo Casino'su

Sevgiler, 

Merve