31 Ocak 2013 Perşembe

Güzel Gözler, Güzel Dudaklar ve İyi Bir Pozun Sırrı

 
 
 
Güzellik üzerine bir çok şey yazılıp çiziliyor...
 
Her gün mutlaka sabah akşam cildimiz temizlenecek, tonik ile sıkılaştırılacak, son adım olarak da mutlaka nemlendirici sürülecek... Günde minimumda 2.5 litre su içilecek... Güneş ışınlarının yıpratıcı etkisinden korunmak için yüksek faktörlü güneş kremleri ise tabii ki şart!
 
Bunlar ilk aklıma gelen önerilerden sadece birkaçıydı... Ama işin aslına bakacak olursak olay sadece; cildimize ve kendimize iyi bakmak ile bitmiyor bence...
 
Neden mi? İşte size sağlam bir tez... Çürütebilecek varsa buyursun gelsin :) 
 
Son aylarda İstanbul'da bir çok ünlünün de gittiği Ali Kerim Diler'e akne tedavisi için sık sık gitmeye başlamıştım. Estetik alanında baya isim yapmış ve bir çok ünlünün de tedavi için gittiği bir doktor kendisi...
 
Benim de bir dönem neredeyse her hafta randevum oluyordu, ve randevu saatimi beklerken bir çok ünlünün de kendisinin hastası olduğunu kendi gözlerimle görüyordum...
 
Ali Sunal, Şenay Akay, Bengü, Cansu Dere, Muhteşem Yüzyılın Haticesi (Selma Ergeç) müşterilerinden sadece birkaçı... 
 
Ancak bir de bunların yanısıra estetikten yüzlerinin şekli kaymış, ve gerçekten "yüzünün nuru kaçmış" diyebileceğimiz daha bir çok kişiyi de görme fırsatım olmuştu randevu kuyruğunda...
 
Yaptıkları dedikoduları ve çekiştirilen cemiyet hayatı insanlarını dinledikçe doğrusu biraz moralim bozulmuştu...
 
Kendi suratlarının haline bakmadan dergileri çevirip "Ay şekerim, geçen gün ...'yı gördüm. İyice hilkat garibesi gibi olmuş" şeklinde konuşmaları az duymamıştım... Ve tam da bu tarz bir konuşmaya şahitlik ettiğim anda, resmen kafamda şimşekler çaktı...
 
Anladım ki; bu insanlar yüzlerine kilolarca krem sürseler, saatlerini kuaförlerde geçirseler bile iflah olmayacaklardı. Çünkü insanlara sevgiyle bakmayı bilmiyorlardı...
 
Bunu kafamın bir köşesine kaydetmiştim... Çok da önemsememiştim, ama gerçekten aklımda büyük bi yer etmişti. Sanırım beni biraz da üzmüştü...
 
Dün de; her zaman stilini severek incelediğim, tarzından ilham almaya çalıştığım Audrey Hepburn hakkında internette araştırma yaparken aşağıdaki sözüne rastladım. Ve tam olarak kafamdaki düşüncelerle örtüştüğünü farkettim.
 
Audrey Hepburn bakın güzellik için ne söylüyor:

"Güzel gözler için, başkalarındaki güzelliklere bakın; güzel dudaklar için, yalnızca güzellikle dolu kelimeler sarf edin, ve güzel bir duruş için, hiç bir zaman yalnız olmadığınızı bilerek yürüyün."
 
 

Durum böyle olunca hem stilinden, hem düşüncelerinden hem de duruşundan ilham alınabilecek güzellikte olan Audrey Hepburn ile 1950 ve 1960'lı yıllarına gitmek geldi içimden.

Günümüzde de Audrey Hepburn'ün stilini feyz almak istiyorsanız, hiç korkmayın! Çünkü o gün (özellikle 50 ve 60'larda) kendisi neler giyiyor, nasıl makyaj ve saç yapıyorsa, bugün de "moda" adı altında aynılarını bulmamız mümkün aslında :)

İşte Audrey Hepburn'ün kemikleşmiş stilinden birkaç highlight:

- Kaküller...
- Kalın kaşlar...
- Siyah eyeliner ile ön plana çıkartılan gözler...
- Olabildiğine doğal ve şatafattan uzak topuzlar ve at kuyrukları...
- Eldivenler, bereler, şapkalar ve tabii ki geniş ve kalın çerçeveli güneş gözlükleri...

İşte buyrunuz, bir de kendi gözlerinizle görünüz :)






Gerçekten günümüzdeki suni güzellik kavramından çok daha farklı ve hakikatten de güzel değil mi kendisi?
 
 

Hiç yorum yok: