22 Aralık 2011 Perşembe

Yoga Yapmak İsteyen??!

Geçtiğimiz hafta Es Yoga Galata’nın kurucusu ve aynı zamanda da hocası olan Beril Yardımcı ile Yoga üzerine çok keyifli bir röportaj yaptım. Bu arada yanlızca röportaj yapmakla kalmadım, aynı zamanda da yeni açtığı yoga stüdyosunu gezme ve Cumartesi sabahı verdiği ”esnek cumartesi” dersine katılma imkanımım oldu. Röportajımıza geçmeden önce sizlerle yoga seansımız ve Es Yoga Galata hakkında edindiğim izlenimlerimi paylaşmak istiyorum…


1) Yoga kesinlikle kendinizi iyi hissetmeniz, vücudunuzu tanımanız ve kendinizle tanışmanız için muhteşem bir spor, deneyim, keşif… Bir çok farklı boyutu olduğu için, açıkcası ben tek bir tanımlamaya sığdıramadım.

2) Es Yoga Galata tam anlamıyla butik bir yoga stüdyosu. Alışılagelmiş, spor salonu mantığı ile işletilen stüdyolardan çok farklı. Oryantalist bir havası var. Galata Kuledibinde, tarihi bir taş bina da bulunan Es Yoga Galata’da insan kendini hem evinde gibi hissedebiliyor, hem de sıcak ve samimi ortamında huzur bulabiliyor.

3) Yeni açıldığı için henüz dersler tıklım tıkış bir şekilde geçmiyor. Benim için spor salonu, pilates stüdyosu yada yoga stüdyosu fark etmez, nereye gidersem gideyim en önemli faktörlerden biri; makul bir kalabalık içerisinde sporumu yapabilmek ve konsantrasyonu sağlayabilmektir. Ancak özellikle yoğun nüfusu ile dikkat çeken İstanbul’da bu tarz nezih ve sakin mekanları bulabilmek bu kadar zorken, Es Yoga Galata benim gibi düşünen bir çok kişi için biçilmiş bir kaftan diye düşünüyorum.

4) Güler yüzlü hocaları ise yogaya karşı önyargısı olanlar için birebir.

Şimdi gelelim Beril Yardımcı ile yaptığımız röportaja…

Merve: Siz yoga’yı nasıl tanımlıyorsunuz, sizce yoga felsefesi nedir? (spor mudur, yaşam şekli midir, nedir?)

Beril Yardımcı: Sanırım yaşam şekli cevabını bekliyorsunuz Ben yogayı bir deneyim okyanusu olarak tanımlıyorum. Bir okyanus neleri kapsayabilir? İnsanın değerleriyle, prensipleriyle, bedeniyle, nefesiyle, zihniyle, tüm hisleriyle, düşünceleriyle, içindeki sessizlikle… -içinde her ne varsa onunla- kurduğu ilişkiyi kapsayan bir okyanus…

Yoga felsefesi, insanın kendi bilinci üzerinde çalışabileceği yolları tarif eder. İnsanın kendiyle temasta kalmasını, kendi içinde yol almasını, çokluğun ardındaki bire dokunmasını destekleyen bir yoldur. Bugün yogada fiziksel duruşlara odaklanılması; toplumun, öğretenlerin ve öğrenenlerin bilinç düzeyi ile ilgili bir durumdur.

M: Yoga’nın hem fiziksel hem de ruhsal ne gibi faydaları vardır?

B.Y: Bilinç düzeyi olarak, bedenimize yabancılaştığımız, kendimizi zihnimizle tanımlamaya meyil ettiğimiz bir dönemdeyiz. Yoga tam da bu noktada bedenle bir yakınlaşma, bir buluşma fırsatı sunar. Farkındalıkla yapılan duruş ve nefes çalışmaları (asana ve pranayama) insanın kendi bedenine temas etmesine olanak sağlar. Bu temas, ruhsal anlamda da yorumlanabilir: İnsan, bedeni ve nefesi üzerinden varlığını, canlılığını, enerjisini, kendi üzerindeki denetim becerisini hissedebilir. Zihin oradan oraya atlayan bir maymunsa, beden ve nefes bir çapa gibidir, insanın kendi içinde kök salmasını sağlar. Bu yolun ruhsal anlamda acılardan özgürleşmeye kadar götüreceğine inanılır. Farkında bir ruh, acılarının da tohumlarını atmaz çünkü.

Fiziksel olarak faydaları: … esnemek, güçlenmek, rahatlamak, hastalıklardan korunmak, hastalıkların tedavisini desteklemek veya tedavi etmek, gençleşmek, güzelleşmek:)…saymakla bitmez.

M: Yoga kimileri tarafından yanlızca fiziksel hareketlerden oluşan bir spor dalı gibi algılanabiliyor. Bu kapsamda yoga ile ilgilenenlere, ruhsal derinliğe inebilmeleri için ne gibi tavsiyeleriniz olabilir?

B.Y: Bu bence niyetle ilgili bir konu. İnsan bir kitabı niye okur, bir ilişkide niye var olur, hayatında nasıl anlamlar yaratır?

Yogayla kurduğu ilişki, insanın kendi hayatıyla kurduğu ilişkinin bir yansımasıdır. Kendi içinde derinleşmek, kendini daha iyi tanımak ve daha iyi bir insan olmak isteyen kişi yogadan çok faydalanabilir. Daha fit olmak isteyen kişi de yogadan faydalanabilir. Boyun ağrısını gidermek isteyen kişi de… Boyut boyut her şey.

Ben yoganın her bilinç seviyesine cevap verebilmesini seviyorum, zamanı geldiğinde insan zaten daha derine iner. Yakılan tütsüler ve mumların ötesine geçer.

M: Yoga yaparken ne gibi kıyafetler giyilmesini önerirsiniz?

B.Y: İçinde rahatça hareket edilen ve hava alan kıyafetler… Renk konusunda da insanın kendini rahat bırakmasının, hissine göre zaman zaman canlı renkleri, zaman zaman da koyu renkleri tercih edecek özgürlüğü hissetmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. İnsan, hiç giymediği renklerle yoga esnasında bağ kurabilir. Bu aynı zamanda yeni bir temas alanı yaratabilir. Daha geleneksel olarak, Hindistan’da dar ve açık kıyafetler giyilmez. Diğer insanların dikkatinin dağılmaması ve hatta insanın kendi dikkatinin biçime odaklanmaması açısından ben bunu da anlamlı buluyorum.

M: Konsantrasyonu daha iyi sağlayabilmek için yoga yapılacak mekanın ne gibi özellikleri olmasını tavsiye edersiniz?

B.Y: Bu soru beni dağlarda katıldığım inzivalara götürdü. Koşulların konsantrasyona çok uygun olması, konsantre olabileceğimiz anlamına gelse keşke:)
Ama insanın konsantre olamadığını fark etmesi için bile, uygun bir zemin hazırlamak çok önemli. Mekanın temiz olması, gürültülü olmaması, çok soğuk, çok sıcak olmaması gibi faktörler düşünülebilir. Konsantrasyon insanın dikkatini bir noktada toplaması ise, o dikkati dağıtabilecek uyaranların azalması çok önemli. Eğer insan kendi evinde uygulama yapacaksa, sadece çalışmasına özgü bir alan yaratması konsantrasyonu destekler.

M: Bildiğim kadarıyla bir Hindistan deneyiminiz olmuş. Bizlere biraz bundan bahsedebilir misiniz? Bu deneyim sonrasında kendinizde ne gibi değişiklikler gözlemlediniz?

B.Y: Uzun süredir yoga yapıyordum, ancak içimde bu konuda bir merak ve özlem, yoğun bir derinleşme arzusu vardı, onu takip ettim. Hindistan’a, tamamen yogaya odaklanmak için gittim. Orada 200 saatlik Yoga Hocalığı eğitimine katıldım ve sonra bir Yogiyle bire bir çalışma fırsatı buldum. İçinde bulunduğum hayatın ritminden, ilişkilerinden ve gerçekliğinden kopmak, orada sadece kendimle kalmak, kendimi yeni bir deneyime açmak benim için çok önemliydi. Genişliğini sezdim, çok başında olduğumu gördüm.

M: Bu soruyu kulaktan dolma bilgilerime dayanarak soruyorum Bildiğim kadarıyla yoga felsefesinde bir de belirli bir süre “konuşmama orucu” tutma gibi bir faaliyet de olabiliyor. Bu konuda bizi biraz bilgilendirebilir misiniz? Eğer sizin de bu şekilde bir deneyiminiz olduysa, bunun nasıl bir yolculuk olduğundan bahsedebilir misiniz?

B.Y: Buna kısaca inziva diyebiliriz. Sadece konuşmama orucu değil, okumanın, yazmanın, müzik dinlemenin, yemenin, hatta bakışların orucudur inziva. İnsanın dikkatini dış uyaranlardan çekip, tamamen içine döndürmeyi denemesidir. Bu gündelik bilincin ötesine geçmeyi, insanın kendiyle farklı bir buluşma yaşamasını, kendine şahitlik etmesini mümkün kılar.
Uyanmak, duşa girmek, suyun tene değdiği ilk an, yemeğin kokusunu almak, sabırsızlanmak, öksüren bir katılımcıya sinirlenmek… gibi en sıradan görünen ve gündelik hayatta fark etmeden akıp giden anların daha farkında olmaktır inziva. 1,5 saatlik yoga çalışması da bir inzivadır. İnziva için en uzak dağlara gitmeye gerek yoktur, DURMAK yeterlidir.
Çok farklı külltürlerde çok farklı inziva biçimleri mevcuttur. Benim anlattığım farkındalık odaklı inziva: Düşünceler bin kez oradan oraya dolansa, bin kez geri getirmektir o ana.

M: Son günlerde özellikle kadınlar arasında Pilates ve Yoga merakı hat saffada. Ancak bazen anlam kargaşası yaşanabiliyor. Pilates ile yoganın birbirlerinden ne gibi farkları vardır?

B.Y: Kıyaslamak ikisine de haksızlık olur diye düşünüyorum. Farklı ihtiyaçlara farklı boyutlarda yanıt veriyorlar çünkü.

Fiziksel anlamda, Pilates yapan tanıdıklarımdan vücudun derin dokularını çalıştırdıklarını ve yoganın bedensel duruşlarını daha rahat yaptıklarını duyuyorum.

M: Yoga ile ilgilenen ve bu alanda profesyonelleşmek isteyenlere tavsiye edeceğiniz okullar var mıdır? (yurtiçi ve yurtdışında da olabilir.

B.Y: ‘Profesyonelleşme’yi daha derinleşmek olarak tanımlarsam, ben bu alanda usta-çırak ilişkisinin önemine inanıyorum. Kişinin samimi bir şekilde niyet etmesini ve bu yolda karşısına çıkan yollarda kendini dinleyerek, deneyimine odaklanarak sezgisel bir şekilde ilerlemesini önemli buluyorum. Günümüzde o kadar çok yoga çeşidi, o kadar fazla yol görünür oldu ki. Basitliği ve sadeliği korumak, bu alanda da zor.

Beril Yardımcı'ya hem verdiği ders, hem de röportajımız için çok çok teşekkür ediyorum.

Yoga ve yoga dersleri hakkında merak ettiğiniz her türlü soru için ise Beril'e, esyogagalata@gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz.

Namaste :)

Hiç yorum yok: